Rahmetli Hocam Prof. Dr. Oktay Beşkardeş, Mühendisliğe Giriş 101 dersinde, boynunda tazmanya canavarlı kravatı ile “Buradan mezun olduğunuzda hiçbir şey bilmiyor olacaksınız, biz size gelecek 4 yıl beyninizin her iki tarafını birlikte kullanmayı öğreteceğiz.” diyerek başlamıştı derse. Peki neden iki tarafını da kullanmamız gerekliydi? Bunun cevabı aslında “mühendis kimdir” sorusunun cevabında gizliymiş.
Mühendis, insanların ve toplumun sorunlarını çözmek için hayal kuran, bilimsel yöntemlerle düşünen ve teknik çözümler ile değişim ve dönüşüm sağlayan kişidir. Oktay Hoca, sadece termodinamik, mekanik, lineer cebir bilmemizin yeterli olmadığını hayal kurmamızın, yaratıcı olmamızın, çevremizdeki ihtiyaçları fark etmemizin, insan odaklı düşünmemizin, empati yapmamızın da gerektiğini söylemişti.
Bu açıdan mühendislik; temel bilimlerin, sosyal bilimlerle harmanlanmasına ve iyi dinleme becerisiyle, etrafta olan sorunları görüp duymaya odaklanır. Tüm kaynakların etkin ve verimli kullanılmasıyla, planlanan çıktıları elde etme çalışmasıdır.
Beynin her iki tarafının da çok aktif kullanılmasının mesleki gereklilik, hatta zorunluluk olduğu sayılı meslek var. Koçluk da bunlardan biri…
Koçluk da tıpkı mühendislik gibi değişim ve dönüşüm sağlamaya yöneliktir. Analitik metodolojiler ile farkındalığı, kişisel potansiyeli ve olası kaynakları arttırmaya odaklanır. Söylenenleri ve söylenilmeyenleri duymaya çalışmak, duygu ve düşüncelerin analizinde kişiye farklı yaratıcı metodolojiler sunarak kişinin amaçları doğrultusunda kaynaklarını verimli kullanmasını ve performansını arttırmasını hedefler. Çoğu durumda bireysel kurduğunuz hayallerin ötesinde, anlatılan hayalin de paydaşı olması gereklidir.
Beynin her iki yarım küresinin de aktif kullanıldığı bu iki mesleğin, kullandıkları benzer metodolojilere ve süreçlere ek motivasyon ve mesleki haz kaynakları da benzerdir. Odağında insan olan bu iki mesleğin, motivasyon kaynağı; bulundukları ortamda değer yaratmak ve fayda sağlamaktır.
Mühendislik ve koçluk arasında bu kadar benzerlikten söz etmişken, çok da önemli temelden bir farktan söz etmemek elbette kabul edilemez. Koçluk, “olmak” fiili üzerinde çalışır. An’da olmak, akışta olmak kıymetlidir. Karşınızdaki kişinin, iyi olma yolcuğuna yoldaş olmak, onunla birlikte o yolu yürümeye niyet etmiş olmak önemlidir. Ne dün, ne de yarın vardır. Bugüne ve “akışta olmaya” çalışır. Karşısındakini “akışta olmaya” davet eder. Oysa mühendislik “yapmak” fiili ile çalışır. Daha iyisini; belki daha az kaynakla, belki daha yüksek verimle, belki de daha sürdürülebilir yapmayı hedefler. Mühendis, an’a değil, geleceğe, yarına hizmet eden bir anlayışla çalışır. Amacı hep daha da fazlasını daha iyisini yapmaktır.
“Bir mühendisten her şey olur! ” diyen Sevgili Oktay Hoca’mı bu vesile ile tekrar şükranla ve rahmetle anıyorum.
Peki hem mühendis hem koç olursa nasıl olur? Bu da gelecek yazımızın konusu olsun.
Comments