Hiç düşündünüz mü tadını sevdiğiniz kahve markasından neden vazgeçemediğimizi? Ya da Pazar kahvaltısı için sofranın baştacının neden taze- hatta sıcak ekmek olduğunu? O çok sevdiğimiz iki katlı, arası kremalı bisküvinin neden önce kremasını, sonra bisküvilerini yediğimizi?
Yapılan araştırmalar ritüellerimiz ile ilişkilendirilen ürün ve markaların, ilişkilendirilmeyenlere oranla müşterilerde, çok daha fazla satınalma isteği uyandırdığını göstermekte. Yapılacak işler listesinin uzun olduğu ve koşuşturmacının hakim olduğu dünyada hepimiz tanıdık, sakin ve huzur veren bişeyler arıyoruz.
Ürün ritüelleri ne yapıyor? Bize rahatlık keyif ve aidiyet yanılsamasını sunuyor.
Buyology yazarı, Martin Lindstorm’a göre, hoşumuza giden bir ritüel-ya da marka yakaladığımızda mesela her sabah tadını sevdiğimiz aynı kahveyi yudumlamakta, kokusunu iyi tanıdığımız şöhret olmuş bir şampuan kullanmakta, yıllar boyu aynı gözde koşu ayakkabısını giymekte insana rahatlık veren bir yan var. Hatta bu istikrar ve tanışıklık duygusunun çekiciliği öylesine güçlü ki, bazı tüketicilerde, bu duyguyu veren marka ve ürünlere neredeyse dinsel denebilecek bir bağlılık noktasına varabilmekte.
Peki pazarlama tarafına geçip, sunduğumuz ürün veya hizmetimize müşterimizde ritüel yaratacak nasıl bir farklılaşma sağlayabiliriz?
· Net bir vizyon sahibi olarak
· Duyulara hitap ederek
· Müşterimize bir bütünün parçası olduğu duygusunu yaşatarak
· Ürünümüzü en az bir hikaye ile bağdaştırarak
Comments