İnsanoğlu, var olduğu günden beri yaşamını idame ettirebilmek için sürekli tüketme ihtiyacı duymuştur. İlk insanlar sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak hayatta kalabilmek için tüketirken; zamanla bu tüketim modelinin de biçimi, üretimin değişmesiyle değişmiştir. 19.yy da üretilen her şeyin satacağı inancı ile başlayan pazarlama anlayışı, önce “kaliteli ürün olursa satar” sonra da “ne kadar çok müşteriye erişirse, o kadar çok satar” anlayışına evrilmiştir.
1950lerde başlayan modern pazarlama anlayışı ile müşterinin kalbine giden yolun; sadece üründen geçmediği anlaşılmıştır. Ürün kadar, müşterinin ürüne erişiminin, ürün fiyatının ve tutundurma faaliyetlerinin de önemli olduğu, hepimizin pazarlama deyince aklımıza ilk gelen 4P (Product- ürün, Price-fiyat, Place-dağıtım, Promotion-tutundurma) kavramını yaratmıştır. Bu dönemde satışa göre önem kazanan pazarlama, sadece ürüne değil, işletmenin tamamına yönelik iyileşmeleri gündeme getirmiştir. 1990lara kadar süren bu süreç odağına müşteriyi almasıyla toplumsal pazarlamanın temellerini atmıştır. 4P daha da büyümüş; yeni eklenen 3 P (People-insan, Process- süreç, Physical Evidence- deneyim) ile 7 P olmuştur. Böylece, pazarlama süreçlerinde insanı, süreçleri ve deneyimleri de kapsamaya başlamıştır.
Aynı dönemde gelişen Yalın Düşünme’ den etkilenen pazarlama; müşteri için değer anlayışına ve yalın anlayışın vazgeçilmezi sürekli iyileşmeye odaklanmıştır. Yalın Pazarlama diye adlandırdığımız bu süreç, zamanı ve maliyeti büyük ölçüde azaltmak, kaynakların kullanımını optimize etmek, her türlü israfı ortadan kaldırmak, şirketin pazardaki gelişmelere hızla yanıt verme yeteneğini artırmaya ve müşteriler için her zaman değer yaratmaya odaklanmak anlamına gelir.
Böyle yazınca çok zor geldiğinin farkındayım, bir de şöyle anlatmaya çalışayım. 4P’nin cevap veremediği, sürekli değişen müşteri ihtiyaçları için eski sistemlerdeki gibi çok üretip depolamak yerine, müşterinin talebine uygun üretim yapmak, nihai ürün için kaynakları tüketmek yerine müşteriye değer katacak denemeleri sunmak ve sürekli iyileştirme ile pazarı iyi analiz edebilmektir.
Bir de örnek üzerinde konuşalım, son teknolojik ürünler ve aplikasyonlar üreten bir yazılım şirketinin günümüzdeki hedefi piyasanın en üst segment ürünlerini, müşteri beklentilerinden bağımsız ve çok sayıda geliştirmek olamaz. Doğru hedefi; yalın pazarlama ile müşterisinin ihtiyaç duyduğu ürünleri, seviye seviye test ederek, en fazla değer ile, müşteri deneyimlerine göre iyileştirmek olmalı. Tüm bu süreç boyunca hem çalışanlarının hem de müşteri ve paydaşlarının değer akışını sağlamalı.
Ez cümle, odağında değer ve insan olan yalın pazarlama, kurumlara sürekli iyileşen bir değer akışı ile:
· Pazarlama miyopluğunu önler,
· Müşteri memnuniyetini artırır,
· Ekibin daha üretken olmasına olanak sağlar,
· Pazara ürün sunma hızını artırır.
Söz konusu bu unsurlardaki iyileştirme, şüphesiz ki her işletmenin yola çıkış hedefi olan verim ve karlılığı çok daha kolay erişilebilir hale getirir.
Comments